Sahip oldukları özelliklere göre birçok farklı türe ayrılan denizanalarını araştırdıkça hayrete düşüren yeni türlere rastlanmaktadır. Denizanaları arasında çok zehirli olanlar ve ölümsüz olanlar olduğu gibi ışık saçan türleri de bulunmaktadır. Gelin birlikte en tanınmış denizanası türlerine birlikte göz atalım.
Dünyada şu anda bilinen yaklaşık 300 denizanası türü vardır. Çoğu ılık denizlerde yaşayan denizanalarının Avrupa sularında yaşayan ölümcül bir türü yoktur. Ancak iklim değişikliği sebebiyle bazı zehirli denizanası türleri Akdeniz ve Baltık denizinde görülmeye başlamıştır.
İklim değişikliği okyanusları da etkiliyor ancak denizanaları hayatlarına sorunsuz devam ediyor. Araştırmalara göre dünya genelinde su kirliliği nedeniyle denizanaları dışında başka canlının yaşayamadığı 400 ölü bölge bulunmaktadır. Yalnızca Filipinlerde her yıl 20 ile 40 insan denizanaları yüzünden hayatını kaybediyor. Tüm bunlara ek olarak, bazı bilim insanlarına göre; çevre kirliliği ve küresel ısınma sebebiyle yakın gelecekte daha fazla yerde denizanası görülecektir.
Ülkemizde en sık görülen denizanaları şunlardır: Ay denizanası, Deniz ciğeri denizanası, Mor sokar denizanası, Maviş denizanası, Pusula Denizanası, Ters-düz denizanası, Göçmen denizanası, Beyaz noktalı denizanası. Bu türlerin içinde en tehlikeli olanı ise Göçmen denizanasıdır.
Kutu Denizanası (Carybdea marsupialis)
Kutu denizanası medyada "dünyanın en zehirli yaratığı" veya denizlerdeki en ölümcül canlı şeklinde duyurulsa da, sadece birkaç türün insan ölümlerine karıştığı doğrulanmıştır; bazı türleri soktukları zaman sadece ciddi bir acıya sebep olurlar. Avustralya kıyılarında görülen Chironex fleckeri türü denizanası oldukça zehirlidir. 60 adet 3 metre uzunluğunda dokunacı vardır. 1960'lardan bu yana yaklaşık 6.000 insan kutu denizanası yüzünden öldü. Her uzantısında 500.000 adet mikroskobik zehirli ok bulunur. Kutu denizanası, diğer denizanaları gibi sürüklenmek yerine hareket ederek avlanabilirler. Hint okyanusu, Filipinler, Vietnam, Yeni Gine ve Avustralya da oldukça sık karşılaşılan bir türdür. Kutu denizanaları sadece suda değil karada da tehlike saçma özelliğine sahiptir. Kıyıda rastladığınız ölü bir denizanasının zehiri hala aktif ve tehlikeli olabilir. Kutu denizanaları 2011’den bu yana ülkemizde de endişe yaratmaya başlamıştır. Yunanistan’ın Mora adası açıklarında 2011 yılında görülen kutu denizanasının ülkemiz kıyılarında bulunma olasılığı henüz tartışılır.
Ay Denizanası (Aurelia aurita)
Ay denizanası dünyada Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanusu'nda; Türkiye’de ise tüm denizlerde bulunur. Zehirli olmayan bu tür genellikle denizlerin kirli bölgelerinde ve sahillerde görülürler. Yaygın bir denizanası türüdür olan ay denizanası tehlikeli değildir ve genelde sokmaz. Yine de yüzerken uzak durmakta fayda vardır.
Binlercesi bir arada sığlık yerlerde yayılabilir ve büyük gruplar ağ atmayı zorlaştırarak balıkçılığı olumsuz etkiler. Fırtınalarla karaya vurduklarında sahillerde hem görüntü kirliliği hem de çürüme nedeniyle kötü koku yayarak çevreyi rahatsız eder. Türkiye’de en sık rastlanan denizanası türü ay denizanasıdır ve en fazla 50 cm çapa ulaşabilir.
Akdeniz Maviş Denizanası (Cotylorhiza tuberculata)
Tepeden bakıldığında kızarmış yumurtaya benzeyen bu denizanası tehlikeli değildir ve size zarar vermez. Dünyada sadece Akdeniz’de bulunan endemik bir türdür olan kızarmış yumurta denizanasının başı ve dokunaçları birbirinden ayrıymış gibi görünür. Çapı 40 cm’ye erişebilir. Oldukça sert ve yuvarlak olan şemsiyesinin ortası sarı veya kırmızımsı renktir. Bu bölümün etrafında hareketi etmesini sağlayan kısa uzantılar vardır. Şemsiyenin alt kısmında ise mercanları andıran mavi-mor renkli, tomurcuklu ağız kolları bulunmaktadır. Dokununca yakmayan bu hassas canlıya, zarar görmemesi için dokunmamak gerekir. Balıklar için de zararsız olup küçük balıklar tarafından barınak olarak kullanılabilir.
Namlu Denizanası (Rhizostoma pulmo)
Büyüleyici, kıvrımlı kollarıyla olan bu büyük denizanası, ılık denizlerde ve Akdeniz de yaşar. Çok zayıf bir zehiri vardır bu yüzden tehlikeli değildir.
Mor Sokar Denizanası (Pelagia noctiluca)
Mantar şeklindeki şemsiyesinden sarkan 8 adet küçük, ağız çevresinde bulunan 4 adet büyük (1 metreden uzun) tentakülleri vardır. Pembe tonlarında mavi-mor renkli çanı ile güzel bir görüntü oluşturan, 10-15 cm çapındaki bu denizanası zehirli ve tehlikelidir. Fosforesans özelliğinden dolayı suyun altında hafif bir ışık yayar ve 50 metre derinliğe kadar yaşayabilir. Ege ve Akdeniz kıyılarında özellikle yaz mevsiminde çok rastlanır. Planktonlar ve balıklarla beslenen bu denizanasının dokunaçlarına temas ettiğiniz anda keskin bir ağrıya sebep olur. Şiddetli bir sokma, bulantı, kusma, halsizlik, baş ağrısı ve bilinç kaybına neden olabilir.
Portekizli Savaşçı (Physalia physalis)
Portuguese man o'war ismini 18. yüzyıl Portekiz savaş gemilerine olan benzerliği nedeniyle almıştır. Gerçek bir denizanası değil, bir sifonofor türüdür. Sifonofor pek çok özelleşmiş organizmanın bir araya gelmesiyle oluşmuş bir kolonidir. Bu canlılar kendi başlarına yaşayamayan zooidlerdir. Dokunaçları ortalama 10 metre uzunluğundadır, en fazla 30 metreye kadar ulaşabilir ve oldukça tehlikelidir. Kobra zehrine benzeyen zehirleri normal bir denizanasından on kat daha güçlüdür. Rüzgarlar, akıntılar ve gelgitler sayesinde hareket eden bu canlı Hint ve Pasifik okyanuslarında gruplar halinde toplanır. Sıcak yaz aylarında kuzeye, kutuplara doğru yönelirler.
Deniz Yaban Arısı (Chironex fleckeri)
Sea Wasp lakaplı bu canlı en tehlikeli kutu denizanası türüdür. Avustralya kıyılarında birçok kişinin ölümüne sebep olmuştur. Kutu şeklindeki şemsiyesi sadece birkaç santimetredir, ancak on metreye kadar uzayabilen dokunaçları vardır. Bu dokunaçların üzerinde deriye saplanan kancalar vardır. Şiddetli ağrıya, kasılmalara, solunum güçlüğüne, hızlı tansiyon artışına ve kalp yetmezliğine neden olan bir zehire sahiptir. Yetişkin bir denizanasındaki zehirin 60 kişiyi öldürmeye yetebileceği tahmin ediliyor. Avustralya sahilleri, Yeni Gine, Tayland, Filipinler'in kuzeyi ve Vietnam'da görülür.
Irukandji Denizanası (Carukia Barnesi)
Muhtemelen bu denizanasını hiç görmediniz ve muhtemelen göremeyebilirsiniz, çünkü yaklaşık olarak 5 mm boyunda. Bu minik denizanası ilk bakışta tehlikeli görünmese de kobra zehrinden yüz kat daha güçlü zehiri vardır. Bu zehir hemen etki göstermez. Yaklaşık 30 dakika içinde etki etmeye başlar ve Irukandji sendromu adı verilen belirtilere sebep olur. Tüm vücutta dayanılmaz kramplar, sırt ağrısı, yanma, kusma, tansiyon artışı, çarpıntı ve ölüm korkusu şeklinde kendini gösterir. Semptomlar birkaç güne kadar devam edebilir.
Velella velella
Deniz yüzeyinde süzülebilen bu ilginç canlı aslında bir hidra türüdür. Genellikle deniz salı, rüzgarlı denizci, mor yelken, küçük yelken, mavi yelken isimleriyle bilinen velella velella, tüm dünya okyanuslarında ılık ve ılıman sularda yaşar. Yelkeninden başka hiçbir hareket aracına sahip olmayan bu canlı denizlerde dolaşmak için rüzgarın insafına kalmıştır. V. velella'nın zehirine her insan vücudu farklı cevap verebilir ancak çoğunlukla zararsızdır.
Aequorea vitrina / Kristal Denizanası
Genellikle kristal denizanası, abajur veya disk denizanası olarak adlandırılan Aequorea vitrina kristal jöle olarak da adlandırılan Aequorea victoria ile karıştırılmamalıdır. Orta kısmında kalın, kenarlara gittikçe incelen tabak şeklinde şemsiyesi vardır. Midesi diskin yaklaşık yarısı kalınlığındadır. Radyal kanalların sayısı 60-100’dür. 200 den fazla 50 cm uzunluğunda dokunacı bulunur. Bu denizanası Kuzey Denizi'nde, Büyük Britanya ve İrlanda civarında bulunur. 2017 yılında Marmara Denizi'nde istilacı tür olarak kaydedilmiştir.
Chrysaora hysoscella / Pusula Denizanası
Kahverengi, sarı, kırmızı tonlarında rengi olan pusula denizanasının başında “V” şeklinde kahverengi şeritler bulunur. Çapları en fazla 20 cm’ye kadar ulaşabilen bu denizanasının 4 adet uzun ve kenarları kıvrımlı ağız kolları bulunur. Genelde kıyı bölgelerde görülen pusula denizanası ilkbahar aylarından yaz mevsimi sonuna kadar görülebilir. Ömürleri yaklaşık bir yıl olan ve tüm dünyada bulunan bu tür ülkemizde Akdeniz ve Ege Denizi’nde yaşamaktadır. 2000’li yıllardan itibaren Marmara Denizi’nde de görülmeye başlamıştır. Pusula denizanası diğer türler gibi dokunulan yerde acı veren, kaşınan kabarcıklara sebep olur.